http://sairlermaras2.blogspot.com.tr/

19 Temmuz 2014 Cumartesi

CELALETTİN KURT


DOĞUMU:  1960 Yılında Elbistan’da doğdu.

ÖĞRENİMİ: İlk, orta ve lise öğrenimini Elbistan’da yaptı. 

YÜKSEK ÖĞRENİM: Yüksek  öğrenimini İstanbul  Atatürk Eğitim Enstitüsünde tamamladı.
HİZMETİ:  Öğretmenlik görevini,  Anadolunun çeşitli yörelerinde tamamlayarak  2007 Yılında emekli oldu.

EDEBİ ÇALIŞMALARI:  Yazıları;  Dolunay, Türk Edebiyatı, Uzun Sokak, Erguvan,  Yeni Horon, Kar Çiçeği, Güneysu, Seviye, İkinci Fecir, Gündönümü, Millî Eğitim, Tebeşir, Bizim Kalemler, Yeni Ufuk, Destina, Kültür Dünyası, Berceste, Türkiye Çocuk, Şafak Çocuk gibi yayın organlarında yayınlandı.

ÖDÜLLERİ: Türkiye genelinde açılan şiir yarışmalarında 7 Türkiye birinciliği, 3 Türkiye ikinciliği ve 3 mansiyon olmak üzere çeşitli ödüllerin sahibi oldu.

YILIN ÖĞRETMENİ: 1999 Yılında bir  Çocuk Dergisi  tarafından,  çocuk edebiyatına gösterdiği katkılardan dolayı “Yılın Öğretmeni” seçildi.


ESERLERİ

1. Elbistanlı Şairler Antolojisi I
2. Elbistanlı Şairler Antolojisi II
3. Dile Gelen Elbistan (Derleme)
4. Gönlünüz Çiçek Tarlası (Çocuklar İçin Şiirler)
5. Üç Gül Düştü Gönlümüzden (Müşterek-Çocuklar İçin Şiirler)
6. Dünden Bugüne Elbistan (Müşterek- Araştırma-Albüm)
7. Çiçekler Artık Solmasın (Çocuklar İçin Şiirler)
8. Ahmet Cansız Güllü (Müşterek-Monografi)
9. Gülnâre (Şiirler)
10. Adın Kaldı Yüreğimde (Şiirler)
11. Dibâce-i Aşk (Şiirler)
12. Mavi kuşun Rüyâsı (Çocuklar İçin Şiirler)
13. O Amcalar Umutlarımızı Çaldılar (Şiirler)
14. Sevgiyle Dirilen Hayat (Hikâye)
15. Yine de İdealizm (Makale)
16. Türkülerin Gül Sesi (Şiirler)

-------------------------------------------

şiirlerinden örnekler
----
Kuşlar Topluyor Beni

Götürdün saçlarında sabah ışıklarını
Karanlığıyla akşamın
Seni görmemek
Öylesine zor

Akşamları Beşikdağı
Sabah kara körfezdeyim
Martılar dönüyor başım üstünde

Uzaklaşıyor takalar
Pamuk tarlasına dönüyor denizin üstü
Bir gölge yaklaşıyor yanıma
Bir ses: dağılıyorum
Kuşlar topluyor beni

Denizin sarasını saçtığı yerde
Susuz değirmene döndüm
Göçmen kuşlar döndü birer birer
İpek kanatlı ankalar
Mekân tuttu yüceleri
Sen dönmedin

Götürdün saçlarında sabah ışıklarında
Karanlığıyla akşamın
Seni görmemek bir daha
Öylesine zor

-----

Son Mektup

I.

Gülüm ince fikrim nerelerdesin
Gittiğin yerleri mekân mı tuttun
Dönerim demiştin giderken son kez
Verdiğin o kavli ne tez unuttun
Gönlümde hasretin aşkın büyürken
Ne buldun yâd elde neleri tattın
Vefâ çiçeğimdin oysa sen benim
Yoksa sevdamızı yâda mı attın
Gülüm ince fikrim nerelerdesin

O gizli sevdadan an’lar hatırla
Elimiz aşk ile vururdu saza
Türküler derlerdik en tiz perdeden
Beraber söylerdik âvâz âvâza
Martı çığlıkları sararken göğü
Gözlerin gözümde gelmezdi naza
Deniz sarasını saçarken deli
Selamlar yollardık bahâra yaza
O gizli sevdadan an’lar hatırla

Köprüler mi yıkık yollar mı bozuk
Bir gittin pir gittin gelmez selâmın
Dilimi söyleten göğe uçuran
Sevgiler dokuyan nerde kelâmın
Nakışlar çizdiğin desenler içre
Kırık mı kayıp mı hani kalemin
Gözlerim yolunu bekler dururken
Cevap versin bana gönül âlemin
Köprüler mi yıkık yollar mı bozuk

Deniz sarasını saçıyor hâlâ
Yakamozlar yanıp yanıp sönüyor
Yangın yeri olmuş Kerem yüreğim
Esrik esrik pervânece dönüyor
El – ayak çekip de gitmenden beri
Deniz fenerleri boşa yanıyor
Yalnız bıraktığın sâhilde gönlüm
Yalnız seni yalnız seni anıyor
Deniz sarasını saçıyor hâlâ

İlkbahârdı mevsim gidişin yâda
Güller vuruyordu nâzenin dala
İşte yine gül mevsimi geliyor
Senden hiçbir haber gelmiyor hâlâ
Eğer gelmiyorum diyorsan nazla
Hazırlandım çıkıyorum ben yola
Hüzünler büyütme artık ne olur
Vicdâna gel yeter acı bu kula
İlkbahârdı mevsim gidişin yâda

Bir deli çay olur aşarım bendim
Çalkanı çalkanı denize inat
Köprüler devirir sular yararım
Şahit olur görür bunu kâinat
Med-cezirler tuzak kursa önüme
Yükselir göklere vururum kanat
Sana ulaşmaya eylerim yemin
Dolu dizgin koşar bindiğim o at
Bir deli çay olur aşarım bendim.

II.

Sen gittin ruhumu bastı hafakan
Sıkıştı yüreğim olmadı duyan
Tarifi imkânsız vedâ vaktinde
Sevdamı esrara sen oldun koyan
Neler neler çektim gidişin ile
Çektiklerim sana olmadı ayan
An gelir dönüp de gelirsin diye
Oldum mahkûmlarca günleri sayan
Sen gittin ruhumu bastı hafakan

Sen gittin tükendi tüm aydınlığım
Kapkara bulutlar kapladı göğü
Yağmurlar süzüldü gökler delindi
Harâbeye döndü gönlümün bağı
Gönül bahçemdeki açan son gülün
Döküldü yaprağı eridi yağı
Ne güneş göründü ne de ay battı
Benimle dertlendi hep Beşikdağı
Sen gittin tükendi tüm aydınlığım

Sen gittin düşlerim karıştı tümden
Uyandırdın geceleri derinden
Uykusuz geceler yoldaşım oldu
Geceler dirildi kalktı yerinden
Gece yazılarım sevda notlarım
Öksüzleşti ayrılalı yâr senden
Cinnete tutuldum çığlığım arttı
Martı çığlıkları geldi serinden
Sen gittin düşlerim karıştı tümden

Sen gittin zamanla değişti her şey
Gökler ağlamayı bana bıraktı
Ve şiirler doğdu anadan üryan
Mısralarım sonsuz zamana aktı
Günaha mı düştüm Yaradan bilir
Gözlerim ardından yollara baktı
Tövbe soluklarım artsa da gün gün
Yine de hicrânın ruhumu yaktı
Sen gittin zamanla değişti her şey

Sen gittin ışıksız kaldı dört yanım
Gelsen aydınlanır eriyen cânım
Gidişin cehennem ölümdü bana
Bir haber ulaştır canlansın kanım
Beyhûde bekletme sabrım tüketme
Düşlerde yitmesin gül-beyaz ânım
Hislerim seslerle nefeslense de
Bu işin sonu yok anladım canım
Sen gittin ışıksız kaldı dört yanım


Sen gittin ışıksız kaldı dört yanım
Gelsen aydınlanır eriyen cânım
Gidişin cehennem ölümdü bana
Bir haber ulaştır canlansın kanım
Beyhûde bekletme sabrım tüketme
Düşlerde yitmesin gül-beyaz ânım
Hislerim seslerle nefeslense de
Bu işin sonu yok anladım canım

Sen gittin ışıksız kaldı dört yanım

Dibâce-i Aşk

Dibâce-i aşkla çıktım yollara
Gül sözler derledim, feryâda düştüm
Ahdettim sunmaya yâre kavlimi
Vuslatı düşündüm, kendimi aştım
Hasretim büyürken bin bir biçimde
Sevdaya yöneldim, sel oldum taştım
Dibâce-i aşkla çıktım yollara

Sevdaya koşarken bir seher vakti
Alnıma toprağın kondu bûsesi
Geçerken tepemden muhacir kuşlar
Bekledim aşk üzre bir çağrı sesi
Avazlar içinde güzel düşledim
Güller kokusundan aldım nefesi
Sevdaya koşarken bir seher vakti


Gün doğarken yeni günler üstüne
Kuşlarla yaşadım fecr-i sadığı
Karşıma sevdânın dağı dikildi
Külüng vurdum, yardım belâlı dağı
Seslendim dağlara, Ferhat! Hey Ferhat!
Tanı dedim garip, yitik şu sağı
Gün doğarken yeni günler üstüne

İnce bir sızının maviliğinde
Ateşte boğuldum, sularda yandım
Sulardan çekildi ah! Med ve Cezir
Girdi yüreğime, vurdu; dayandım
Baktım göz ucumla yakamozlara
Yâr; yakamozları gözlerin sandım
İnce bir sızının maviliğinde

Güneş ısıtmadı soğuttu beni
Gönül ummânında itildim nâra
Dilhûn, serbeser âh! Garip kaldım da
Göğün katlarında çekildim dâra
Bir umut, bir telâş, bir heyecanla
Başladı içimde bir hoyrat ara
Güneş ısıtmadı soğuttu beni

Ay girdi buluta kırgın ve nazlı
Göğün yükseğine bulutlar ağdı
Siyahî geceler tam beş köşeli
Ellerime nice yıldızlar sağdı
Tuttum gökyüzüne attım çentiği
Bulutlar içinden şiirler yağdı
Ay girdi buluta kırgın ve nazlı

Tuttum şiirlerin en soylusunu
Umarsız bir yâre hediye diye
Her mısra içine gönlümü koydum
Gönülden eyledim yâre hediye
Hasretin türküsü beni sararken
Selâmlar yolladım şehire, köye
Tuttum şiirlerin en soylusunu

Yorgun argın girdim kaldığın şehre
Bir hüzzam bestede sesini duydum
Ellerim... ellerim titredi birden
Oysa tek başıma aşk ordusuydum
Kalbimden çıkardım gül demetini
Nâzenin örgülü sepete koydum
Yorgun argın girdim kaldığın şehre

Şiir ve gül sundum telâş içinde
Beni benden alan, umarsız yâre
Ürperdim, titredim sükût başladı
Bir cevap bekledim ya da bir çâre
Yüreğimi burkan deprem yaşadım
Solgun umutlarla kaldım bîçâre
Şiir ve gül sundum telâş içinde

Geride bıraktım gül ve şiiri
Depreşen acımı sîneme bandım
Ne isyan, ne nisyân taşıdım kalpte
İnandım... inandım; talihsiz candım
Her belâ, her berzah bir bir gelse de
Ben ismini ey yâr yine de andım
Geride bıraktım gül ve şiiri

Yorgun argın çıktım şehrinden sessiz
Dibâce-i aşkım sulara yazdım
Aldım kara saplı, bir keskin bıçak
Gönül ağacıma ayrılık kazdım
Mavi dilekçemi sunarken oysa
Ilık yağan karlar kadar beyazdım
Yorgun-argın çıktım şehrinden sessiz

-------------------------------------------

AÇIKLAMA
Şairin bazı eserleri çeşitli sanatçılar tarafından bestelendi. Kendi bestelediği eserlerse, yine bazı sanatçıların kaset çalışmalarına girdi.  Hâlen Elbistan'da bir gazetede  köşe yazıları yazıyor.

Bir dönem, Gündönümü, Tebeşir ve Şardağı Sanat-Edebiyat Dergilerinin yönetmenliğini yaptı.

-------------------------------------------


İKİ ESERİ
Bir haberde ozanımız için şöyle denilmektedir: “ Elbistanlı Eğitimci-Şair-Yazar Celaletin Kurt’un sözlerini yazmış olduğu, bestelerini Sivas Güzel Sanatlar Müdürü Bestekar Erol Başaran’ın yaptığı 2 eser, TRT Türk Sanat Müziği repertuvarına girdi.
21759 ve 21817 numaralarla TRT Türk Sanat Müziği repertuvarına giren ve TRT sanatçıları tarafından seslendirilecek olan eserler, Elbistan menşeli bir şairin eserlerinden olması, Elbistan adına gurur kaynağı oldu.
Elbistan’ın bağrından çıkan şairlerin yazdığı eserlerin, TRT gibi büyük bir kurumun kaydına girmesi ve seslendirilecek olması, takdire layık olarak görülürken, Şair Celalettin Kurt’un daha önce yazdığı birçok şiir, çeşitli sanatçılar tarafından seslendirilmişti.”




ÖDÜL VE ŞİİRİ 

Mersin Yenice Belediyesinin “8. Barış ve Kültür Festivali” kapsamında, geleneksel hale getirilen şiir yarışmasında,
Elbistan Kaynarca Gazetesi  yazarlarından Celalettin Kurt; Türkiye ikinciliği ödülü aldı. Daha önceleri çeşitli şiir yarışmalarında onlarca ödüle layık görülen Yazar-Şair Celalettin Kurt, yeni ödülü ile Elbistan’ın adını Türkiye’ye bir kez daha duyurmuş oldu. Kurt, ödül için festival heyetine teşekkür ederken, ödülü Elbistan adına aldığını dile getirdi. İşte ödül getiren şiir:

BİR BEYAZ DİLEKÇE BİR PULDUR UMUT

Özgürlük bir beyaz sevda türküsü
Sazlarda tınlayan, bir teldir umut
Titreyen, gerilen düşüncelerde
Bâd-ı sabâ esen, bir yeldir umut

Zulüm çizmesi ey kanla gelirken
Mazlumlar ağlarken, zâlim gülerken
Gazzeli çocuklar medet dilerken
Gözlerden boşalan, bir seldir umut

Kollar kırılırken katı taşlarla
Korku salınırken çatık kaşlarla
Vurulurken canlar, kör ataşlarla
Ateşler içinde, bir güldür umut

Ezâlar dallanıp, verirken sürgün
Bombalar, kurşunlar yağarken her gün
Gelir diye bahar, rüyayla bir gün
Acılar kabında, bir baldır umut

Filistin, Vietnam, Bosna, Kore'de
Zulme isyan gerek, varsa nerede
Doktorsuz, merhemsiz kavi yarad
Onulmak istenen, bir hâldir umut

Dağlar devrilirken, gökler çökerken
Dertlerin demini mazlum çekerken
Fitne tohumunu derin ekerken
Bir beyaz dilekçe, bir puldur umut

Lisânı hâller mi, ortada işte
Katiller çıkışta, zayıf inişte
Olsun intifalar, hep direnişte
Özgürlük yolunda, bir dildir umut

Umut heyecandır, öfke, hışımdır
Umut doru tayca, uzun koşumdur
Umut insan isek, dünya yaşımdır
Kutlu yüreklere, bir yoldur umut

Geçer gider günler, aylar, seneler
Kalkmaz üstümüzden, hayın keneler
Feryat figanlarla ağlar analar
Takvimde beklenen, bir yıldır umut

Özgürlük yok ise; beden, yürek yok
Tutup çekilecek, özge kürek yok
Ruhta esir isen; ülkü, erek yok
Eğer özgür isen, bir çuldur umut

Arınmaksa murat, özgürlük için
Canlanın ey canlar, bengisu için
Gerekirse aşkla, canlardan geçin
Bazen şehitlikte, bir 'sal'dır umut

Dünyanın soy ismi barış olmalı
Kalplere en kavi huzur dolmalı
Analar gül-rüyâ, uyku bulmalı
Uzaklarda kutlu, bir eldir umut


Celalettin KURT

-------------------------------------------

Hiç yorum yok: