http://sairlermaras2.blogspot.com.tr/

25 Eylül 2014 Perşembe

MEHMET BİNBOĞA

KİMDİR: Dedesi:  Dirgen Ali - Babaannesi: Ozan Dirgen Hacça ve Babası: Dirgen İsa Binboğa'dır.

DOĞUMU
Mehmet Binboğa1963 yılında Afşin'de doğdu.

ÖĞRENİMİ:  İlk ve orta öğrenimini Afşin'de tamamladı.

ÜNİVERSİTE: 1990 yılında Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirip

GÖREVİ VE YAPTIKLARI

1.   Edebiyat Öğretmeni olarak Kars İmam hatip Lisesine atandı.
2.   Antakya, Kütahya ve Eskişehir'de muhtelif liselerde çalıştı. Halen Eskişehir'de bir özel okulda Edebiyat Öğretmeni olarak çalışmaktadır.  


EDEBİ YAŞAMI:  Edebî çalışmalarının yanı sıra, Türk halk müziği ve sanat musikisi alanlarında hem saz, hem de ses çalışmaları yapmaktadır.
Şiirleri, Değirmen, Kün, Edebiyat Otağı... gibi dergilerde yayımlanmıştır.

ESERLERİ: Ozanımızın, roman, öykü, tiyatro metinleri ve şiir çalışmaları basım aşamasındadır.

MEDENİ DUMU: Evli ve iki kız çocuğu babasıdır.


ŞİİRİ

---------

1. Elveda Yasenya

giden gemilerin gül taşıdığı
ak köpüklü bir hüzündür yaşamak
sarar bir hasreti martı çığlığı
naif bir yüreğe hep yumak yumak
rıhtım eski rıhtım kuşlar tanığı

dalgalar son selamın söylüyor gibi
vuruyor yüzüme acı gerçeği
hep gidenler kazanırmış sevgilim
geride kalanlar zakkum çiçeği
içermiş gün günü baldıran zehrin

yosun kokusunun ferahlığını
ilktir böyle derin derin hissetmek
kuduran rüzgâra açıp bağrımı
su üstünde peşin sıra yürümek
ötelerden bir ilahi çağrı mı

mavnalar takalar oynak gemiler
kımıldıyor eski denizlerimde
kurşun sözlerinden hafif mermiler
kuşlara yem olsun son seferinde
dökülüyor avucumdan yeminler

ve güneş de gitti senin ardından
zifiri gecede yıldızı ketum
bir ceylan göç etti anayurdundan
artık iki yarım tılsımlı bütün
al elma kurtuldu hayta kurdundan

elleri böğründe bir yontu gibi
kalakalır balıklarla beraber
celladına aşık masum garibi
acımaz ol kâfir bertaraf eder
vurur kılıcını gider sahibi
    Mehmet Binboğa
    Mayıs 2012
    Eskişehir


2. ÜRPERİŞ

Bir salkım söğüdün eteklerinde
Oynaşıp kaynaşan gümüş balıklar
Bana da bir avuç bir su verin de
Kurtulsun cismimden kalabalıklar
Bir salkım söğüdün eteklerinde

Savruldum fezanın derinlerine
Ve böyle başladı büyük macera
Kaç umut yükledim yarınlarına
Işımadı gitti kör bir pencere
Savruldum fezanın derinlerine

Dağladım bağrımı dağlar salında
Çakırdikenlere bulandı kanım
Bülbül neden inler bir gül dalında
Bahanesi dünya sonsuz figanın
Dağladım bağrımı dağlar salında

İlahi bir dansta kör kelebekler
Çarpıp düşüyorlar taş bir duvara
Bir günlük yaşama kaç bin yıl bekler
Tutuşurlar bir ölümcül kumara
İlahi bir dansta kör kelebekler

Sakındığım yere düşünce yolum
Bastı yüreğimi al hafakanlar
Anladım âlemde tek gerçek ölüm
Paylamış payını uzanmış canlar
Sakındığım yere düşünce yolum

Öyle bir ülke ki adı kabristan
İn cin ses vermiyor kulaklarına
Dizilmiş yan yana nice şah sultan
Pranga vurulmuş ayaklarına
Öyle bir ülke ki adı kabristan

Kimi sarayından bir parça mermer
Koparıp da dikmiş tam başucuna
Almış koltuğuna bir kalın defter
Bir dönüp bir bakar altın tacına
Kimi sarayından bir parça mermer

İdris'in biçtiği atlas gökyüzü
Mavisin yitirmiş kapkara bir şal
Güneş aydınlatmaz burda gündüzü
Toprak kürelenmiş çiçekler dal dal
İdris'in biçtiği atlas gökyüzü

Korku kol geziyor serviliklerde
Nerede Musa'nın Şecer-i Tur'u
İnmiş gözlerine bir siyah perde
Medar-ı maişet derdi kusuru
Korku kol geziyor serviliklerde

Her ezan sesinde irkilir de can
Ne varsa yok sayar varlık adına
Beyninde sayısız şimşekler çakan
Kulak vermez ruhun son imdadına
Her ezan sesinde irkilir de can

Çılgınım asiyim günahkârım ben
Gözyaşlarım kotaramaz bu kiri
Sıyrılıp ruhundan zavallı beden
Arayıp da bulsun meçhul iksiri
Çılgınım asiyim günahkârım ben

Ya Rab! Kurtar beni bu işkenceden
Çarmıha gerilmiş Mesih'e döndüm
Bir gün açılırsa hesap inceden
Eyvah ki şeytanın atına bindim
Ya Rab! Kurtar beni bu işkenceden

Mehmet Binboğa

--------- 

3. Efelya

prangalar
ağırlaşır gündüzün
uzak yasak iklimlerde şarkılar
kör bir yangın kuşu kanatlarında
dörtnala gelirken bir büyük tufan
gözlerimde buğusun sen Efelya
ah ırayan acılardır
alnının kuytusunda

es
fesleğen rüzgârı
dağılan saçlarına
dükülen yıldızlardır apansız
harı geçmiş bir ömrün boşluğuna
uzun ince bir sızıdır suretsizliğin
tutuşan bir hayalin peşi sıra
evrilen gecenin hüneri sühan
yaşayan son mutluluk son deminde arsızın

kotarır mı
söyle Efelya
saklı bahçelerdeki gizemi gülfem
gülizar sulanmazsa solmaz mı gülten
söz bitti kelam sustu ve düştü kal’am
haydi öp beni yeniden dirilt lütfen

Mehmet Binboğa
Şubat 2012
Eskişehir
--------- 

4. 
Yasenya
Düş Çiçeği

vazgeçtik
harlı kavgalardan
büyük mutluluklardan
iyimser bir gecenin koynunda
ağzı ateş bedeni nar saçları bir kemend-i can güdaz
ol didar ki lebine teşne kokusuna aşina
olmak yeterdi

olmadı

şimdi
gam tufanı
keder zamanı
geçmiş eğreti bir resim gibi duvarda
gençtik evet her şey olasıydı aşk adına
bir boşlukta rastladığım delikan
selam verdi eyitti sonra:

aldırma şair
her yol tükenir sonunda
ha erken çıkmışsın yola ha geç fark etmez
bir de adamı sadece yalnızlık terk etmez
nere gitsen boğazında paslı bir hançer
yutkundukça parçalanan hatıralar
sustukça çoğalan çığlık

ah
min-el aşk
hırçın çocuk
hovarda kız gök boncuk
okulu kırıp mavisinden bir karanlık edinmiştik en son
romantik filmler oynayan bir sinemada
dudaklarım yanmıştı dokunaçlarda
hayalleri kuşatan büyülü bir karanlık
ah benim avucumda onun elleri
yarin dudağında bir yarım ıslık
bir rüya bile değil artık
"ayrılık ayrılık
yaman ayrılık"

Mehmet Binboğa
Ocak 2013
Manavgat

---------

5. Nella

ah
ben
en çok
çiçekleri severim
fena sarı çılgın mavi
koyun gözlü papatyayı
Nella kızın saçlarında

ah
ben
en çok
hüznünde
akşamüstü
bahar yağmurları
öperken toprakları
cıvıltılı bu telaşı severim

saçak altlarında kızlar sürüsü
bıcır bıcır söyleşirken haspalar
benim Nella'm içlerinden hangisi
kaçamak bakışlarda hayal âlemler
kararırken orman şehrin yamaçlarında

seni hatırlatan her şeyi severim işte
tek şekerli demli çayı şol kuşları martıları
çektikçe tatlanan kâfir zehir zıkkım cıgarayı
beyaz bir gül döner gibi yârin avuçlarında

ben en çok seni severim ey aşüfte Nella
küfrünü severim örneğin erkek gibi ana avrat
o anarşist şiirleri ve hüzünbaz imgeleri
boydan boya serbestini ve enine heceleri
ne varsa yüreğinde de haydi anlat tümünü
yoksa nasıl tüketiriz bu sevdalı geceleri

Mehmet Binboğa
Eylül / 2013
Eskişiir

------------

6. Sarmaşık

giderdin
hüzn ü filizî bir akşamda
bir hayat olurdu bakışım
yağmurlar bilirim sırdaş
sokaklar tenha

giderdin
ne çok üşürdüm ardından
gül düşürdüm mısralara
sana ağıt yakışım
sır kalırdı aynalara

giderdin
usul öyle yelken fora
arta kalan çağrışım
sustukça çoğalan çığlığım
zaman zaman ardın sıra

giderdin
ağlamak kâr etmez
ferman buyurdun çün
geçer kar geçer bora
bir duvarda sarmaşığım
kuşlara

Mehmet Binboğa
Şubat - 1994 
Kars

-------------

Hiç yorum yok: